BİRLİKTE YAŞAMAK
Aziz Müminler!
Okuduğum ayette Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor. “Ey İnsanlar! Şüphe yok ki, biz sizi bir erkekten ve bir dişiden yarattık ve birbirinizi tanımanız için sizi boylara ve kabilelere ayırdık. Allah katında en değerli olanınız, O’na karşı gelmekten en çok sakınanınızdır. Şüphesiz Allah bilendir, hakkıyla haberdar olandır.”(1)
Muhterem Müslümanlar!
İnsanlar farklı dil, din, cins, ırk, sosyal ve kültürel gruplar halinde yaşarlar. İçinde yaşadığımız bu coğrafya da böyledir. Vatanımızdan gelmiş ve bu toprakları hayatımızı sürdürdüğümüz bir yer haline getirmişiz. Çocuklarımız ve torunlarımız burada doğmuş, ev almış, işyeri açmış ve nihayetinde toplumun bir parçası olmuşuz. Burada huzurlu olmanın yolu ise, kim olduğumuzu unutmadan, birlik ve beraberliğimizi devam ettirerek içinde bulunduğumuz toplumla hoşgörü çerçevesinde yaşamaktır.
Kıymetli Cemaatimiz!
Farklı kimliklere sahip insan gruplarıyla birlikte yaşamaktayız. Farklılıkları zenginlik kabul edip insan olma temelinde bütünleşme yolunu aramalıyız.
Bizler Müslüman’ız, yaratılana Yaratandan dolayı değer verir ve saygı duyarız. Kimsenin dinine, diline, rengine bakmadan gönül kırmaz, kin gütmeyiz. Kul ve kamu hakkını ihlal etmemeye özen gösteririz. Yunus Emre’nin şu mısralarını hayat tarzı haline getiririz:
Bir kez gönül yıktın ise
Bu kıldığın namaz değil
Yetmiş iki millet dahi
Elin yüzün yumaz değil
O halde geliniz! Mahallede iyi komşu, işyerinde helal kazanç için çalışan, ticarette ahlaklı tüccar, okulda saygılı öğrenci olalım. Doğaya karşı bilinçli, hayvanlara karşı merhametli olalım.
Geliniz, elimizden ve dilimizden kimsenin zarar görmediği bir insan olarak dünyamızı ve ahiretimizi cennet edelim.
Hutbemi Peygamberimiz (s.a.s)’in bir hadisiyle sonlandırıyorum. “Mümin, uzlaşıp kaynaşan insandır. Uzlaşıp kaynaşmayan ve kendisiyle uzlaşılamayan insanda hayır yoktur.”(2)
1.Hucurat, 49/13.
2. Müsned, II, 40.
LE VIVRE ENSEMBLE
Chers croyants !
Dans le verset que j’ai lu, notre Créateur le Tout-Puissant dit : « Ô hommes ! Nous vous avons créés d’un homme et d’une femme, et Nous vous avons répartis en peuples et en tribus, pour que vous fassiez connaissance entre vous. En vérité, le plus méritant d’entre vous auprès de Dieu est le plus pieux. Dieu est Omniscient et bien Connaisseur. »[1]
Chers musulmans !
Même si nous avons des origines et des langues différentes, nous faisons tous partie d’un même peuple. C’est la raison pour laquelle nous devons cohabiter en paix. Ceci n’est possible qu’en respectant la société dans laquelle nous vivons, et ce, afin de maintenir notre unité en se soutenant les uns les autres.
Chers frères et sœurs !
En tant que musulmans, nous devons faire attention à ne pas briser le cœur des hommes et des femmes qui nous entourent et à ne cultiver de haine envers quiconque, quelle que soit sa religion, sa langue ou sa couleur de peau. Veillons à respecter scrupuleusement le droit des autres ainsi que le droit public.
Soyons de bons voisins de quartier, des travailleurs exemplaires, des commerçants loyaux ou encore des élèves studieux et respectueux à l’école. Montrons cette même exemplarité dans le cadre de la mission qu’Allah nous a confiée, respectons l’environnement et soyons bienveillants envers les animaux. En faisant tout cela, nous pourrons faire de ce monde et de l’au-delà un paradis car comme l’a dit notre noble Prophète (sws), « le musulman est celui dont nous sommes à l’abris de sa langue et de sa main ».[2]
[1] Al-Hujurat, 49/13.
[2] Tirmidhi, Iman, 12.