بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
فَتَفَرَّقَ بِكُمْ عَن سَبِيلِهِ ذَلِكُمْ وَصَّاكُم بِهِ لَعَلَّكُمْ تَتَّقُون وَأَنَّ هَذَا صِرَاطِي مُسْتَقِيمًا فَاتَّبِعُوهُ وَلاَ تَتَّبِعُواْ السُّبُلَ
قال رسُولُ اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم
فَإِنَّ خَيْرَ الْحَدِيثَ كِتَابُ اللَّهِ ، وَخَيْرَ الْهَدْىِ هَدْيُ مُحَمِّدٍ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّمَ ، وَشَرَّ الأُمُورِ مُحْدَثَاتُهَا وكُلَّ بِدْعَةٍ ضَلَالَةٌ
HURAFE VE BATIL İNANÇLAR
Muhterem Müslümanlar!
Okuduğum ayet-i kerimede Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Şüphesiz bu, benim dosdoğru yolumdur. Buna uyun, (başka) yollara uymayın. Zira o yollar sizi Allah’ın yolundan ayırır. İşte sakınmanız için Allah size bunları emrediyor”.[1] Okuduğum hadis-i şerifte ise Peygamber Efendimiz (sav) şöyle buyuruyor: “Sözün en hayırlısı Allah’ın kitabıdır. Yolların en hayırlısı Muhammed’in (sav) yoludur. İşlerin en kötüsü, sonradan ortaya çıkarılmış olan bid’atlardır. Her bid’at dalâlettir, sapıklıktır.”[2].
Değerli Mü’minler!
Hurafe ve batıl inançlar, tevhid akidesine ve dinin ilkelerine uymayan, akıl ve gerçek hayatla uyuşmayan inanç, düşünce ve davranışlardır.
Kıymetli Kardeşlerim!
İslam Dini, Allah tarafından en mükemmel haline getirilmiş,[3] bu dinin peygamberi en güzel örnek kılınmış[4] ve bu haliyle insanlığı hidayete ulaştırmayı vadetmiştir. Böyle bir dinin, sonradan içine sokulmaya çalışılan hurafe ve batıl inançları kabul etmesi mümkün değildir. Nitekim Peygamber efendimiz (sav) «Kim bizim dinimizde dinden olmayan bir şeyi (dindenmiş gibi) ortaya çıkarırsa o şey reddedilir. »”[5] buyurmaktadır.
Dinimiz hurafe ve batıl inançları onaylamamasına rağmen, çoğunlukla din hakkında bilgi eksikliği, yanlış kaynaklardan bilgi sahibi olma, tarafgirlik, mezhepçilik, siyasi destek bulma ve inanç boşluğundan kaynaklanan sebeplerle birçok hurafe ve batıl inanç İslam toplumlarına girmiş ve birçok Müslümanın da hayatını etkilemiştir.
Değerli Kardeşlerim!
Günden güne insanlar arasında yaygınlaşarak adeta normalleşen ve zamanla dinin bir parçasıymış gibi algılanarak gerçek dini ilkelerin yerini alan bu tür inanç ve davranışlarla mücadele etmek gerekir. Aksi takdirde bu durum dini hayatı zayıflatmakla birlikte, dinin doğru yaşanmasını, doğru temsil edilmesini ve diğer insanlara doğru bir şekilde anlatılmasını zorlaştıracaktır.
O Halde Değerli Müslümanlar!
Hurafe ve batıl inançlardan uzak bir hayat için dinimizi doğru kaynaklardan elde edeceğimiz bilgilerle donanımlı bir şekilde yaşama gayreti içinde olmalıyız. Din adına duyduğumuz hiçbir şeyi araştırmadan, dini bilgi ve akıl süzgecinden geçirmeden kabullenmemeliyiz. Unutmayalım ki kul olarak bizim görevimiz Allah’ın dinini doğru bilgi ile onun rızasına uygun şekilde yaşamaktır. Bundan başkası da Allah katında kabul edilmeyecektir.
LES SUPERSTITIONS ET LES CROYANCES INFONDEES
Honorables musulmans !
Dans un verset Allah (swt) dit : « Et voilà mon chemin dans toute sa droiture, suivez-le donc ; et ne suivez pas les sentiers qui vous écartes de Sa voie. Voilà ce qu’Il vous enjoint. Ainsi atteindrez-vous la piété. »
Chers croyants !
Les superstitions sont des croyances, des pensées et des comportements qui ne respectent pas l’unicité d’Allah (Tawhid) et les principes de la religion et sont incompatibles avec la raison et la vie réelle.
Chers frères et sœurs !
Notre Prophète (sws) a dit : « Quiconque révèle quelque chose qui n’est pas dans notre religion (comme si c’était dans notre religion) sera rejeté. » Bien que notre religion n’approuve pas les superstitions, de nombreuses superstitions comprenant la foi, le culte et toute autre contenu religieux sont entrées dans les sociétés islamiques et ont affecté la vie de nombreux musulmans, principalement en raison du manque d’informations sur la religion, de récolte d’information provenant de mauvaises sources et du manque de foi. En tant que musulmans, nous devons être conscients et attentif face aux superstitions et aux incroyances infondées; Nous devons lutter pour empêcher que ces derniers ne se généralisent dans la société.
[1] En’am 6/153,
[2] Müslim, Cuma 43,
[3] Mâide 5/3,
[4] Ahzab 33/21,
[5] Buhari, Sulh 5,