CUMA HUTBESİ / KHOUTBA DU VENDREDI 20/11/2020
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ
يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا اجْتَنِبُوا كَث۪يرًا مِنَ الظَّنِّۚ اِنَّ بَعْضَ الظَّنِّ اِثْمٌ وَلَا تَجَسَّسُوا وَلَا يَغْتَبْ بَعْضُكُمْ بَعْضًاۜ اَيُحِبُّ اَحَدُكُمْ اَنْ يَأْكُلَ لَحْمَ اَخ۪يهِ مَيْتًا فَكَرِهْتُمُوهُۜ وَاتَّقُوا اللّٰهَۜ اِنَّ اللّٰهَ تَوَّابٌ رَح۪يمٌ
وَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّي اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ
من كان يؤمِنُ باللهِ واليَومِ الآخِرِ، فلْيَقُلْ خَيرًا أو ليَصْمُتْ
GIYBET VE DEDİKODUDAN KAÇINALIM
Muhterem Müslümanlar!
Okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Ey iman edenler! Zannın çoğundan kaçının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurunu araştırmayın. Biriniz diğerinizi arkasından çekiştirmesin. Biriniz, ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz. O halde Allah’tan korkun. Şüphesiz Allah, tevbeyi çok kabul edendir, çok esirgeyicidir.”[1]
Aziz Müminler!
Resûlüllah (sas) Efendimiz, gıybeti; “Birinizin, kardeşini hoşlanmayacağı şeyle anmasıdır!” diye tarif etti. Orada bulunan bir adam: “Ya benim söylediğim onda varsa,” dedi. Peygamber (sas): “Eğer söylediğin onda varsa gıybetini yapmış oldun. Eğer söylediğin onda yoksa iftirada bulundun demektir.”[2] buyurmuştur.
Gıybet, bir kardeşimizin yokluğunda kin ve hasetten dolayı onun onur ve haysiyetini zedelemektir. Kul hakkına girmektir. Gıybet, güven ve samimiyete, huzur ve muhabbete, birlik ve beraberliğe, kardeşliğe ve sevgiye vurulan bir hançerdir. İnsanlıkla bağdaşmayan, mümine yakışmayan çirkin bir davranıştır. Bunun içindir ki İslam dini, gıybeti en büyük günahlar arasında sayarak haram kılmıştır. Gıybet, ferdi ve toplumsal birçok zararının yanında her şeyden önce gönüller yıkan bir eylemdir.
Gönül yıkmak ise Kâbe’yi yıkmaktan daha kötüdür. Peygamberimiz gıybetin ne kadar çirkin bir hareket olduğunu şu şekilde dile getirmektedir: “Eğer o söz denize karışsaydı, denizin suyunu bile kirletirdi.“[3] Bu nedenle gıybetin her çeşidinden sakınmak gerekir.
Aziz Kardeşlerim!
Günlük hayatımızda zihinlerimiz türlü haberlerle yorgun düşmektedir. Özellikle kitle iletişim araçları ve sosyal medyada çoğu zaman dedikodu, yalan, iftira gibi çirkin sözler, ilgi ve merak uyandıracak şekilde sunulabilmektedir. Zaman zaman sorumsuz ve şuursuzca yayınlanan asılsız haber ve yorumlarla insanların onur ve haysiyeti hedef alınabilmektedir. Oysa Peygamberimiz (sas), Müslümanı “elinden ve dilinden emin olunan kişi“[4] diye tanımlamıştır.
Her duyduğunu söylemesinin, kişiye günah olarak yeteceğini bildiren Efendimiz (sas) şöyle buyurmuştur: “Allah’a ve ahiret gününe iman eden ya hayır konuşsun ya da sussun.”[5]
Hutbemizi Peygamberimiz (s.a.s)’in şu duasıyla bitirmek istiyorum: “Allah’ım! Kulağımın, gözümün ve dilimin şerrinden, kalbimin kötülüğünden sana sığınırım.”[6]
S’ELOIGNER DE LA MEDISANCE ET DES COMMERAGES
Notre Seigneur Tout-Puissant dit : Ô vous qui avez cru ! Évitez de trop conjecturer [sur autrui] car une partie des conjectures est péché. Et n’espionnez pas ; et ne médisez pas les uns des autres. L’un de vous aimerait-il manger la chair de son frère mort ? (Non !) vous en aurez horreur. Et craignez Allah. Car Allah est Grand Accueillant au repentir, Très Miséricordieux.
Chers croyants !
Notre Prophète (sws) a dit, à propos de la médisance : « C’est le fait d’évoquer ton frère à propos de choses qu’il détesterait [voir révélées]. Les compagnons lui dirent : « Qu’en penses-tu si ces choses avérées chez mon frère ? » Le Prophète (sws) dit : « Si ce que tu dis est avéré, alors tu as médit à son propos. Mais si ce n’est pas le cas, alors tu l’as diffamé. »
La médisance ; c’est porter atteinte à l’honneur et à la dignité d’une personne en son absence à cause de la haine et de la jalousie. C’est piétiner le droit de la personne. La médisance, outre ses préjudices personnels et sociaux, est avant tout un acte qui dévaste les cœurs.
Briser le cœur d’une personne est pire que de détruire la Kaaba. Notre prophète bien-aimé exprime à quel point la médisance est mauvaise en ces termes : « Si cette parole était mélangée à l’eau de la mer, elle l’aurait rendu impropre ». C’est pour cette raison qu’il faut se préserver de toute sorte de médisance.
Notre Prophète (sws) a défini un musulman comme celui dont nous sommes à l’abri du mal de sa langue et de ses mains.
Notre Prophète (sws) a déclaré que dire tout ce qu’il entend serait suffisant comme péché pour une personne et a dit : “Quiconque croit en Allah et au Dernier Jour devrait soit dire de bien, soit se taire.”
Je voudrais terminer notre khoutba par une invocation prophétique : « Je cherche protection auprès d’Allah contre le mal de mes oreilles, de mes yeux et de ma langue, du mal de mon cœur. »
[1] Hucurât, 49/12
[2] Ebu Davud, Edeb 40
[3] Ebû Dâvûd, Edeb, 35
[4] Buhârî, Îmân, 4
[5] Buhârî, Rikâk, 23
[6] Tirmizî, Daavât, 74