بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
سُبْحَانَ الَّـذ۪ٓي اَسْرٰى بِعَبْدِه۪ لَيْلاً مِنَ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ اِلَى الْمَسْجِدِ الْاَقْصَا الَّذ۪ي بَارَكْنَا حَوْلَهُ لِنُرِيَهُ مِنْ اٰيَاتِنَاۜ اِنَّهُ هُوَ السَّم۪يعُ الْبَص۪يرُ
MİRAÇ KANDİLİ
Aziz Müslümanlar!
Önümüzdeki pazar gününü pazartesiye bağlayan gece; Peygamberimiz (s.a.s.)’in, bir gece Mekke’deki Mescid-i Haram’dan, Kudüs’teki Mescid-i Aksâ’ya, oradan da en yüce makama kabulünün adı olan; İsra ve Miraç mucizesinin yıl dönümünü idrak edeceğiz. Bizleri bu mübarek gecenin eşiğine ulaştıran Allah’u-Teâla’ya hamd, Miraçtan ümmetine büyük hediyelerle dönen efendimiz Hz. Muhammed’e salât ve selâm olsun.
Aziz Müslümanlar!
Hz. Peygamber, Miraç’tan ümmetine üç büyük hediyeyle dönmüştür.[1] Mirac’ın birinci hediyesi; peygamberimizin “gözümün nuru”[2] dediği beş vakit namazdır. Namaz, Allah’la kul arasındaki kuvvetli iman bağının bir tezahürüdür. Namaz, yönünü kıbleye dönen, alnını secdeye koyan müminin manevi yükselişidir. Vaktinde kıldığımız namaz, bizim en hayırlı amelimiz,[3] miracımız, dirilişimiz ve kurtuluşumuzdur. Zira namaz kılan kişi aynı zamanda güzel ahlaklı, dürüst, mütevazı, merhametli, adil olması beklenen insandır.
Mirac’ın ikinci hediyesi, “Âmenerrasûlü” olarak bildiğimiz ve her gün yatsı namazından sonra okuduğumuz Bakara Suresi’nin son iki ayetidir. Bu ayetler bize iman esaslarını, kulluk şuurunu ve sorumluluk bilincini hatırlatır. Dünyada yapıp ettiğimiz her şeyin bir hesabı olduğunu ve Rabbimize içtenlikle nasıl dua ve yakarışta bulunacağımızı öğretir.
Mirac’ın üçüncü hediyesi ise, ümmet-i Muhammed’den Allah’a ortak koşmayanların günahlarının bağışlanacağı ve sonunda cennete girecekleri müjdesidir.
Aziz Müminler!
Hepinizin Miraç Kandil’ini tebrik ederken hutbeme başta okuduğum ayet-i kerimenin mealiyle son vermek istiyorum. “Kendisine ayetlerimizden bir kısmını göstermek için kulunu bir gece Mescid-i Haram’dan çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksâ’ya götüren Allah’ın şanı yücedir. Hiç şüphesiz O, hakkıyla işitendir, görendir.”[4]
[1] Müslim, Îmân, 279.
[2] Nesâî, Işratü’n-nisâ’, 1.
[3] Buhari, Tevhid, 48
[4] İsrâ, 17/1
LAYLAT AL-MI‘RÂJ – LA NUIT DE L’ASCENSION
Chers croyants !
Dans la nuit reliant le dimanche soir au lundi, nous allons commémorer al-Isrâ et al-Mi’râj. Al-Isra représente le Voyage nocturne du Prophète (sws) depuis la Mosquée al-Harâm à la Mosquée al-Aqsâ. Quant au Mi’raj, il désigne son Ascension céleste. Allah Te’âlâ décrit cet épisode ainsi dans le Coran : « Gloire et Pureté à Celui qui de nuit, fit voyager Son serviteur [Muhammad], de la Mosquée al-Harâm à la Mosquée al-Aqsâ dont Nous avons béni les alentours, afin de lui faire voir certains de Nos signes. C’est Lui, vraiment, qui est l’Audient, le Clairvoyant. »[1]
Chers musulmans !
Après la réalisation de son Ascension céleste, le Prophète (sws) a apporté à la communauté musulmane trois cadeaux de la part de son Seigneur.[2] Le premier des cadeaux est les cinq prières quotidiennes qualifiées comme « la réjouissance/la prunelle de ses yeux »[3]. La prière est la manifestation la plus évidente de notre foi envers notre Seigneur. Autrement dit ; la prière représente notre propre ascension spirituelle, notre libération de la dimension matérielle et l’éveil de notre conscience.
Le deuxième des cadeaux est les deux derniers versets de la sourate al-Baqara. Ces versets récités traditionnellement tous les jours après la prière d’al-Ishâ, nous rappelle continuellement les piliers de la foi, la conscience d’Allah et nos responsabilités religieuses.
Enfin, le troisième des cadeaux est la bonne nouvelle qui annonce que le pardon et l’accès au paradis seront accordés aux musulmans qui n’associent nulle divinité à Allah.
Je vous souhaite une bonne et agréable commémoration de la nuit de l’Ascension céleste et qu’Allah pardonne nos péchés à cette occasion.
[1] Al-Isrâ, 17/1.
[2] Muslim, Imân, 279.
[3] An-Nasâi, Ichât an-Nisâ, 1.