Şükür / La gratitude

0
255

NİMETLERE ŞÜKÜR

Muhterem Müslümanlar!

Geliniz, şu mübarek Cuma saatinde, Cenab-ı Hakkın bizlere ihsan ettiği sayısız nimetlerinden bazılarını hep birlikte tefekkür edelim:

Yüce Rabbimiz, göklerde ve yerde ne varsa hepsini, geceyi ve gündüzü, güneşi ve ayı, bütün yıldızları insanın hizmetine vermiştir. Yağmurun müjdecisi olan rüzgârları göndermiş, yağmurla hayat verdiği ölü topraktan nice bitkileri, bağları ve bahçeleri çıkarmıştır. Denizleri ve okyanusları insanın emrine vermiş, susuzluğunu giderecek ab-ı hayat çeşmeleri ikram etmiştir. Geçiminde birçok fayda sağlayan hayvanları insana boyun eğdirmiştir.

Evini ve ailesini, insanoğlu için huzur ve dinlenme yeri kılmıştır. Ona, iyiyi kötüden ayırt edebilecek akıl, hissedebilecek gönül ve nimetlerinden istifade edebilecek duyu organları lütfetmiştir.

Hak ve hakikat kılavuzu dinleriyle, hidayet rehberi kitaplarıyla, ahlak ve fazilet örneği rahmet elçileriyle insanları karanlıktan aydınlığa çıkarmıştır.

Aziz Müminler!

İnsandan beklenen, bitmez tükenmez nimetleri kendisine bahşeden Rabbine şükretmesidir. Nitekim yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulmaktadır: “Artık siz beni anın ki ben de sizi anayım. Bana şükredin, bana nankörlük etmeyin!”[1]

Kulluğumuzun en önemli nişanesi olan şükür, nimetten evvel onu vereni görmek ve düşünmektir. Yüce Mevla’nın lütuf ve ihsanını ikrar etmek, verdiğine rıza göstermektir. Nimetlerin kadir kıymetini bilmek, onlara kör ve sağır kesilmemektir.

Kıymetli Müslümanlar!

Şükür, sadece dildeki hamd ü sena değildir. Şükür, kalpte iman ve teslimiyet, akılda tefekkür ve ibret, uzuvlarda ibadet ve itaattir. Evet, dildeki “Elhamdülillah” şükürdür. Bütün nimetlerin Allah’tan geldiğini bilmek ve nimetlerin en küçüğüne bile rıza göstermek şükürdür. İhlasla işlediğimiz her hayırlı amel şükürdür.

Değerli Müminler!

Yüce Rabbimiz “Şekûr”dur, kulunun salih amellerine fazlasıyla karşılık verendir. O halde, şükürle Cenab-ı Hakkın rızasına ve sevgisine talip olalım. Ömrümüze şükürle bereket katalım. “Nihayet o gün nimetlerden elbette sorguya çekileceksiniz.”[2] ilahi fermanına cânıgönülden kulak verelim. Hesap günü gelmeden evvel şükreden bir kul olmaya gayret gösterelim. “Hani Rabbiniz, ‘Eğer şükrederseniz size nimetimi daha çok vereceğim, nankörlük ederseniz hiç şüphesiz azabım pek şiddetlidir!’ diye bildirmişti.”[3] ayet-i kerimesini çokça tefekkür edelim. Bize yakışanın şükür olduğunu ve şükrün nimetleri artırdığını unutmayalım. Nankörlükten, şükürsüzlükten ve kanaatsizlikten Allah’a sığınalım. Peygamber Efendimizin bize öğrettiği şu duayı dilimizden düşürmeyelim: “Allah’ım! Seni zikretmek, sana şükretmek ve sana güzelce ibadet etmek için bana yardım eyle!”[4]

[1] Bakara, 2/152.

[2] Tekâsür, 102/8

[3]  İbrâhîm, 14/7.

[4]  Ebû Dâvûd, Vitr, 26; Nesâî, Sehiv, 60.


 

LA GRATITUDE ENVERS LES BIENFAITS

 

Chers musulmans !

Méditons sur quelques-uns des innombrables bienfaits qu’Allah le Tout-Puissant nous a accordés en cette heure bénie du vendredi ;

Notre Seigneur Tout-Puissant a mis tout ce qui est dans les cieux et la terre, le soleil, la lune, et toutes les étoiles au service de l’Homme. Il a accordé comme bienfait le vent et a fait pousser de la végétation du sol qui retrouve vie avec la pluie.

Il a fait de la famille, une source de paix et de repos. Il a doté l’humain d’un esprit capable de distinguer le bien du mal, d’un cœur capable de ressentir les émotions et des cinq sens capables de profiter des bienfaits.

Allah a éclairé le chemin des hommes avec la religion qui les a guidés vers la vérité, avec les livres sacrés qui les ont dirigés vers le Salut et avec les prophètes qui ont été des exemples de compassion et d’indulgence.

Chers croyants !

Ce qui est attendu de l’Homme est le remerciement envers son Créateur pour les innombrables bienfaits qu’Il leur a attribué. Dans le saint Coran, Allah nous dit : « Souvenez-vous de Moi donc, Je me souviendrai de vous.  Et soyez reconnaissants envers Moi et ne soyez pas ingrats. »[1]

La servitude se manifeste par le biais de la reconnaissance qui se réalise en méditant sur Celui qui attribue ces bontés.

Notre rôle est d’accepter et de saisir la valeur de ce qu’Allah nous offre sans être ingrat.

Honorables musulmans !

La gratitude ne se limite pas à louer Allah par la parole. La gratitude consiste en la foi et la soumission avec le cœur, la réflexion avec l’esprit, l’adoration et l’obéissance avec les membres.

En effet, dire “alhamdulillah” consiste à être reconnaissant, à savoir que tous les bienfaits viennent d’Allah, le plus petit soit-il. Toute bonne action faite d’une façon pieuse relève de la gratitude.

Parfaire notre foi, nos adorations et suivre les bonnes mœurs montrent aussi notre reconnaissance envers notre Créateur.

Chers croyants !

Un des noms de notre Seigneur le Très Haut est « As-Shakour », Celui qui rémunère les bonnes actions de Ses serviteurs. Alors, cherchons à obtenir la satisfaction et l’amour d’Allah avec gratitude. Ajoutons de l’abondance dans notre vie.

Écoutons ce décret divin de tout cœur : « Puis, assurément, vous serez interrogés, ce jour-là, sur les faveurs. »[2] Essayons d’être un serviteur reconnaissant avant que le Jour du jugement ne vienne. Et méditons beaucoup sur ce verset : « Et lorsque votre Seigneur proclama : “Si vous êtes reconnaissants, très certainement J’augmenterai [Mes bienfaits] pour vous. Mais si vous êtes ingrats, Mon châtiment sera terrible ».[3]

N’oublions pas que nous devons être reconnaissant, et que cette reconnaissance conduit à l’abondance. Cherchons refuge auprès d’Allah contre l’ingratitude, l’oubli et la méconnaissance. Ne délaissons pas l’invocation suivante que notre Prophète nous a enseignée : « Ô Allah ! Aide-moi à me souvenir de Toi, à Te remercier et T’adorer comme il se doit ! »[4]

[1] Al-Baqara, 2/152.

[2] At-Takasur, 102/8.

[3] Ibrâhîm, 14/7.

[4] Abu Daoud, Witr, 26 ; Nessai, Sehiv, 60.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz