VOYAGE VERS LA CIVILISATION ; LA HIJRA
Chers musulmans !
Dans le verset que j’ai lu, notre Seigneur le Tout-Puissant dit : «Quant aux Emigrés/Muhâjirûn et aux Auxiliaires/Ensâr qui ont été les premiers à se joindre au Prophète et à l’accueillir, ainsi que ceux qui les ont suivis dans un élan sincère, Dieu est Satisfait d’eux comme ils seront satisfaits de Ses faveurs »[1] Dans le hadith que j’ai lu, notre Prophète (sws) a dit : « Le musulman est celui dont les musulmans sont à l’abri de sa langue et de sa main. Le Muhajir (l’émigré) est celui qui délaisse ce qu’Allah lui a interdit. »[2]
Chers frères et sœurs !
Lundi prochain, nous serons le premier jour de Muharram et nous entamerons l’année 1443 de l’Hégire.
Dans les premières années de l’Islam, le Prophète (sws) et les Musulmans ont dû quitter la Mecque et la Kaaba, les villes où ils sont nés et ont grandi, et ont immigré vers Médine avec la permission d’Allah, et ce en raison de la pression des polythéistes qui n’acceptaient pas la prophétie du Messager d’Allah (sws).
Chers croyants !
La migration ne revient pas seulement à changer de ville et de lieu, mais c’est aussi rechercher l’opportunité de répandre la justice et la vérité dans le monde. C’est aussi une marque de foi en Allah, de loyauté et de soumission, de patience et de persévérance.
Aujourd’hui, pour nous, la migration signifie une évolution qui consiste d’une part à la recherche de la meilleure chose dans chaque situation, en essayant de vivre l’Islam avec sincérité et en abandonnant les interdits d’Allah. D’autre part, chaque être humain est un émigré de la vie mondaine qu’il a commencée avec sa naissance. Nous migrons tous de ce monde éphémère vers le monde réel éternel.
Je conclus ma khoutba en priant pour que le nouvel an de la hijra apporte des bienfaits au monde musulman et à toute l’humanité.
[1] At-Tawba, 9/100.
[2] Bukhari, Iman, 4.
MEDENİYET YOLCULUĞU; HİCRET
Muhterem Müslümanlar!
Okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor. “İslam’ı ilk önce kabul eden Muhacirler ve Ensar ile iyilikte onlara tabi olanlar var ya, işte Allah onlardan razı olmuştur, onlar da Allah’tan razı olmuşlardır…[1] Okuduğum hadis-i şerifte ise Efendimiz (s.a.v) “Müslüman, dilinden ve elinden Müslümanların zarar görmediği kişidir. Muhacir ise, Allah’ın yasakladıklarını terk edendir”[2] buyurmaktadır.
Aziz Kardeşlerim!
Önümüzdeki pazartesi Muharrem ayının ilk gününe ulaşmış ve hicrî 1443 yılına girmiş olacağız.
Bilindiği gibi İslâm’ın ilk yıllarında, Hz. Peygamber’in (sav) risaletini kabullenemeyen müşriklerin baskıları sebebiyle Peygamberimiz ve Müslümanlar doğup büyüdükleri ve çok sevdikleri şehirleri Mekke ve Kâbe’den ayrılarak Allah’ın müsaadesiyle Medine’ye hicret ettiler.
Hicret, sadece bir şehir ve mekân değişikliği değil, Hakkın ve hakikatin yeryüzüne yayılması için bir imkân arayışı, Allah’a imanın, sadakat ve teslimiyetin, sabır ve sebatın göstergesidir. Hicret Allah’ın rızası, insanlığın huzur ve barışı için gözünü kırpmadan sevdiklerinden vazgeçen Muhacirlerin ve onları hiçbir karşılık beklemeden bağırlarına basan Ensar’ın fedakârlığıdır.
Aziz Müminler!
Bugün bizim için hicret yer, yurt aramak değil; her durumda daha iyinin, daha güzelin peşinde koşmak, İslâm’ı samimiyetle yaşamaya çalışmak, Allah’ın yasaklarını terk etmekle gerçekleşen bir dönüşüm anlamına gelmektedir. Diğer yandan her insan, doğumuyla başladığı dünya hayatının muhaciridir. Hepimiz geçici olan bu dünyadan, ebedi olan gerçek âleme doğru göç eden muhacirleriz.
Hicret kötülükten iyiliğe, günahtan ibadete, zulüm ve haksızlıktan adalete yönelmenin adıdır. Hicret ahlakına sahip olmanın ölçüsü Allah’a kul, Rasûlüne ümmet olma bilinciyle yaşamaya gayret göstermektir.
Hutbemi sonlandırırken yeni hicri yılın, İslam âlemine ve insanlığa hayırlar getirmesini diliyor, Yüce Rabbimden bizlere hicret bilinci lütfetmesini niyaz ediyorum.
[1] Tevbe, 9/100.
[2] Buhârî, İman, 4